İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Medya ve İletişim Bölümü öğrencileri, “Şaziment” adlı kısa filmin çekimlerine başladı. Filmin başrolünü ise ünlü tiyatro, sinema ve dizi oyuncusu Tomris Çetinel üstlendi.    İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Medya ve İletişim Bölümü son sınıf öğrencilerinin, proje danışmanlığını Bölüm Başkanı Prof. Dr. Cenk Demirkıran’ın yaptığı kısa filminde, tiyatro, sinema ve dizi oyuncusu Tomris Çetinel başrolde yer alıyor.    Senaryosu Medya ve İletişim Bölümü öğrencisi Aleyna Memiş tarafından yazılan, yönetmenliğini Nurselin Bostan’ın yaptığı “Şaziment” adlı kısa film, Türkiye’deki spora bakış açısını eleştirel bir perspektiften ele alarak bir güldürü sunuyor.    Görüntü Yönetmenliğini Sude Arkant’ın üstlendiği, kamera operatörlüğünü Efe Cansever’in yaptığı “Şaziment”, usta oyuncu Tomris Çetinel’in performansı ile izleyiciye keyifli anlar yaşatacak. 

  İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) yürütücülüğündeki TÜBİTAK destekli bilimsel araştırma projesi kapsamında, üniversite öğrencilerinin dijital dünyadaki fırsat eşitsizlikleri mercek altına alınacak İKÇÜ Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Medya ve İletişim Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Elif Korap Özel’in yürütücülüğünü üstlendiği “Üniversite Öğrencileri Arasında Dijital Eşitsizlik Türleri ve Düzeyinin Haritalandırılması: Türkiye’de Üçüncü Derece Dijital Eşitsizlik Üzerine Bir Saha Araştırması” başlıklı proje, TÜBİTAK 3005 – Sosyal ve Beşeri Bilimlerde Yenilikçi Çözümler Programı kapsamında destek almaya hak kazandı.  Türkiye’deki üniversite öğrencileri arasında dijital eşitsizliğin en yeni ve karmaşık boyutu olan üçüncü derece dijital eşitsizliğin inceleneceği projenin danışmanlığını dijital eşitsizlik, dijital katılım ve ağ toplumu gibi konularda dünyaca tanınan, Avrupa Komisyonu danışmanı, bilim insanı Jan A.G.M. van Dijk yapacak.  Projenin araştırma ekibinde ise Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyeleri Prof. Dr. Şadiye Deniz ve Prof. Dr. Nahit Köker ile İKÇÜ SBBF Medya ve İletişim Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Yalçın ve Demokrasi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi Bengül Kavlak yer alıyor. Ayrıca, İKÇÜ SBBF Medya ve İletişim Bölümü’nden Arş. Gör. Rabia Şimşek ve Arş. Gör. İsmail Erol ile Medya ve İletişim Bölümü doktora öğrencileri Mehmet Şakir Saraç ve Gülşah Gönülşen, Medya ve İletişim Bölümü lisans öğrencisi Görkem Batuhan Özçınar, Robert Koleji öğrencisi Ege Çınar Tosun da projede yardımcı araştırmacı olarak görev yapacak. Türkiye’de ilk kez üçüncü derece dijital eşitsizlik ısı haritasının oluşturulacağı TÜBİTAK destekli araştırma ile üniversite öğrencilerinin dijital dünyadaki fırsat eşitsizlikleri mercek altına alınacak. Sadece gelişmekte olan ülkelerde değil, gelişmiş ülkelerde de acil önlem alınması gereken bir sorun olarak görülen dijital eşitsizliğe ilişkin İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflaması’na (İBBS) göre belirlenen 12 farklı bölgedeki üniversitelerde gerçekleştirilecek saha çalışması, üç aşamalı araştırma dizisi ile öğrencilere yönelik kapsamlı bir analiz sunacak.  Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği’nin sosyal politika gündeminde öncelikli konular arasında yer alan dijital eşitsizlik alanında toplanan verilerle, eşitsizliğin boyutlarının ve sebeplerinin ortaya konulmasını ve çözüm önerilerine ışık tutmayı amaçlayan proje, Türkiye’nin dijitalleşme politikası konusunda geliştirilecek kamu politikalarına da bilimsel veri sağlayacak. 

  İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ), 15 Temmuz hain darbe girişiminin sekizinci yıl dönümünde FETÖ ihanetini eğitim, din ve medya bağlamında ele alan panele ev sahipliği yaptı “15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü” etkinlikleri kapsamında İKÇÜ Prof. Dr. Fuat Sezgin Konferans Salonunda Rektör Prof. Dr. Saffet Köse moderatörlüğünde gerçekleşen İhanetin Anatomisi: Eğitim, Din ve Medya Bağlamında FETÖ” başlıklı panelde Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Şeker, İKÇÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu ve İKÇÜ Sürekli Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Bekir Emiroğlu konuşmacı olarak yer aldı.  FETÖ ihanetini enine boyuna ortaya koymak için düzenlenen paneli Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş ve Prof. Dr. Süleyman Akbulut, Genel Sekreter Yardımcısı Muhammed Enes Uzun, yerel yönetim temsilcileri, protokol üyeleri, akademik ve idari personel ile çok sayıda katılımcı izledi. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ile 15 Temmuz kahramanlarının ve tüm şehitlerin anısına saygı duruşuyla başlayan program, İstiklal Marşı’nın okunması ve hain darbe girişiminde yaşananları yeniden hatırlatmak ve unutturmamak için hazırlanan sinevizyon gösterimi ile devam etti.  FETÖ, Türkiye’nin Akademik İtibarını Zedeledi TÜBA Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Şeker, örgütün Fethullah Gülen tarafından uluslararası destekle kurulan ve yıllar içinde özellikle eğitim, iş dünyası, medya ve kamu kurumlarında geniş ağ oluşturan bir yapı olduğunu hatırlattı ve kendi ideolojisini yaymak, etkisini artırmak üzere çeşitli alanlarda faaliyet gösterdiğini söyledi. FETÖ’nün Türk akademisine maliyeti kapsamında 15 üniversite ve 1.125 öğrenci yurdunun kapatıldığını ve bu yurtlardaki öğrencilerin diğer devlet yurtlarına yönlendirildiğini belirtti. FETÖ ile ilişkisi olan akademik personelin temizlenmesi hedefiyle yapılan operasyonlar sonucu, 15 Temmuz sonrası 7 bin 257 akademisyen ve idari personelin kamu görevinden ihraç edildiği bilgisini veren Prof. Dr. Şeker, kapatılan üniversitelerde okuyan yaklaşık 60.000 öğrencinin diğer üniversitelere nakledildiğini ve bu süreçte öğrencilerin eğitim hayatında kesintiler ve adaptasyon sorunları yaşandığını belirtti. Prof. Dr. Şeker, FETÖ’nün üniversitelerdeki etkisinin akademik özgürlüğün zedelenmesine ve bilimsel araştırmaların manipüle edilmesine neden olduğunun altını çizerek, bu durumun, uzun vadede Türkiye’nin akademik itibarını zedelediğini ve bilimsel ilerlemesine engel olduğunu dile getirdi. FETÖ’nün kariyer ve kadrolaşma stratejisini de detaylarıyla anlatan Prof. Dr. Şeker, örgütün yurt içi ve yurt dışı faaliyetleri kapsamındaki çalışmalarından bahsetti ve tüm bu sürece destek olan uluslararası ilişkiler ağı üzerinde durdu.  Başkan Prof. Dr. Şeker şöyle devam etti: “FETÖ, eğitim kurumları, ticari faaliyetler, bağışlar ve medya aracılığıyla geniş bir finansal ağ kurmuş, bu kaynakları kara para aklama yöntemleriyle yasal görünüme kavuşturmuştur. Sivil Toplum Kuruluşları, Medya, Basın Yayın Faaliyetleri, Türkçe Olimpiyatları gibi etkinlikler, örgütün kamuoyunda olumlu bir imaj yaratmasına, uluslararası alanda meşruiyet kazanmasına ve finansal gücünü artırmasına hizmet etmiştir. Bu stratejiler sayesinde FETÖ, geniş bir etki alanı oluşturmuş ve faaliyetlerini sürdürmüştür. Bu yapının deşifre edilmesi ve etkisiz hale getirilmesi, uzun vadeli ve kapsamlı bir mücadele gerektirmektedir. Gelecekte benzer yapılarla karşılaşmamak için dikkatli ve bilinçli olmak, eğitim ve hukuk sistemlerini güçlendirmek kritik öneme sahiptir” dedi. Aziz Milletimiz Oyunu Bozdu Panelin açılış konuşmasında, 15 Temmuz hain darbe girişiminin sekizinci yıl dönümünde, kalkışma sırasında canlarını feda eden 251 şehidi ve kendilerini siper ederek gazi olan vatandaşları rahmet, minnet ve şükranla anan Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, yaşananların bir daha tekrarlanmaması adına, darbe girişimini anlama ve anlamlandırmanın gerekliliğine ve önemine dikkat çekti. Prof. Dr. Saffet Köse, “Sayın Cumhurbaşkanımızın da isabetle belirttiği gibi, egemen sömürgeci güçlerin yeni stratejileri içerisinde, etnik yapılar ve dini gruplar üzerinden ülkeleri dizayn edip sömürmek gibi yaklaşımlar var. Laboratuvarlarda ürettikleri marjinal gruplar ve terör örgütleriyle bizim gibi ülkelerin iç düzenlerini bozmaya; fitne, fesat çıkarmaya gayret ediyorlar ve birçok yerde de bunu başardılar. Çevremizdeki ülkelere baktığımızda, etnik yapılar ve dini gruplar üzerinden ortaya çıkardıkları problemleri çözmek neredeyse mümkün olmayacak noktaya geldi ve birçok ülke parçalandı. Bizde de FETÖ terör örgütüyle bunu denediler. Ülkemizde başarılı olamadılar, çünkü Türkiye’de İmam Hatip Liseleri, İlahiyat Fakülteleri ve Diyanet İşleri Başkanlığı gibi sağlıklı, güçlü ve tutarlı bir din eğitimi veren ve böyle bir anlayışı savunan kurumlar var. O yüzden bu kurumlar ayakta olduğu sürece, yer altında din üzerinden faaliyet gösteren gruplar kendilerine militan yetiştiremeyecekler.  Bir ilahiyatçı olarak bundan duyduğum memnuniyeti ifade etmek istiyorum” ifadelerini kullandı. İnsanları inandırdıktan sonra, onlara her şeyin yaptırılabileceğini dile getiren Prof. Dr. Saffet Köse, FETÖ gibi sapkın dini inanışlara sahip terör örgütlerinin de menfur faaliyetlerini, dini inancın bu yönünü istismar ederek gerçekleştirdiklerini vurguladı. Yapılan araştırmaların, FETÖ’nün klasik sosyoloji teorileri ile ifade edilemeyecek tarzda çoklu bir yapıya sahip olduğunu ve bu yapıyı yabancı istihbarat örgütlerinin bir bütün halinde oluşturduklarını gösterdiğini aktaran Prof. Dr. Saffet Köse, “Çok büyük bir oyunla karşı karşıya kaldık ama bu aziz millet oyunu bozarak, Allah’ın izni ve yardımıyla üstesinden gelmeyi başardı” dedi.  Üç Adımda FETÖ’nün Medya Stratejisi “FETÖ’nün Medya Stratejisi ve 15 Temmuz Gecesi Uluslararası Medya” başlıklı konuşmasında, 15 Temmuz hain darbe girişimine giden yolda, FETÖ’nün ilk günden itibaren halka ulaşmaya ve halkı arkasına almaya dönük bir strateji geliştirdiğini dile getiren Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, “FETÖ elebaşının vaiz olarak ortaya çıktığı 1960’lı yıllardan itibaren, halka ulaşabilecekleri her türlü platformu kullandılar. Temel felsefelerinin takiyye olduğunu düşünürsek, dönemin hangi araçları yaygın ve kitle tarafından takip ediliyorsa, o aracı aldıklarını ve sonuna kadar kullandıklarını söylemek mümkün” dedi. FETÖ’nün medya stratejisini üç adımda tanımlayan Prof. Dr. Bulduklu, “duygu istismarı” olarak adlandırdığı birinci dönemde örgütün sistemli bir biçimde insanların duygularına hitap ederek, iletilerini kitle iletişim medyasında yaymaya başladığını; “sistemli propaganda” olarak adlandırdığı ikinci dönemde kitle iletişim araçlarını ellerine aldıklarını; “itibarsızlaştırma, konumlandırma, yer değiştirme” olarak adlandırdığı üçüncü dönemde ise belli yapıları yerinden edecek bir mantıkla medyayı yönetmeye başladıklarını anlattı. Örgütün, 1979 yılında Sızıntı Dergisi’ni çıkarmaya başlamasından, 1987 yılında Zaman Gazetesi’ni ele geçirme sürecine ve 2016 yılında kapatılmalarına kadar radyo, TV, gazete, haber ajansı ve yeni medya araçları da dahil 132 medya organıyla hedefe doğru ilerlediğini örneklerle açıklayan Prof. Dr. Bulduklu, dinle duygu istismarı ile başlayan sürecin 15 Temmuz hain darbe girişimine doğru sistemli bir şekilde kurgulandığını ifade etti. TV dizileri ve Türkçe olimpiyatlarıyla sempatizan kazanan, zaman içerisinde güce bağlı kadroları ele geçiren ve büyük bir yapıya dönüşen örgütün adliye, mülkiye, ilmiye sınıflarının katalizörünün medya olduğunu keşfettiğini belirten Prof. Dr. Bulduklu, 2014’ten itibaren Mit Tırları Davası ile başlayan süreçten sonra ise kendi kamuoyuna güven karşı tarafa da “biz geliyoruz” algısı yaratmaya ve korku oluşturmaya yönelik bir politika izlediklerini, medyanın yarattığı güç sarhoşluğu ile de kendi askerine silah doğrultacak kadar aymazlaştıklarını söyledi.  FETÖ: Batının Truva Atı İKÇÜ Sürekli Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü ve İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bekir Emiroğlu, “Örgütlü Din İstismarı ve FETÖ’nün Din Ticareti” başlıklı konuşmasında, FETÖ gibi din istismarından doğan karanlık yapıları ortaya çıkaran tarihsel sürece dikkat çekti. Dünya tarihinin son iki yüzyılına damgasını vuran iki dünya savaşı ve sömürgeleştirme faaliyetlerinin ağırlıklı olarak İslam coğrafyasında meydana geldiğini dile getiren Doç. Dr. Emiroğlu, bu faaliyetlerin düzensizliği, kaos ortamını ve otorite boşluklarını doğurduğunu; bu boşluklardan yararlanarak ortaya çıkan El Kaide, Boko Haram, El Şabab ve FETÖ gibi terör örgütlerinin de sömürgeciliğin devamı için İslam coğrafyasını terörize etmede Batının Truva atları olarak kullanıldığını vurguladı. Terörize faaliyetlerin varlık bulmasında ve kendisine alanlar açmasında din faktörünün önemine vurgu yapan Doç. Dr. Emiroğlu, kitleleri harekete geçirme, yönlendirme, manipüle etme ve bunun üzerinden birtakım fırsatlar elde etmede, egemen güçler açısından dinin çok önemli bir fonksiyonu icra ettiğini belirtti. Grup üyelerini bir arada tutmak ve sorgusuz sualsiz bir bağlılık oluşturmada sosyal psikolojinin önemli argümanlarına başvuran FETÖ’nün, insanların kimliğini ipotek altına alan dini bir yapılanma olduğunu ifade eden Doç. Dr. Emiroğlu, bu anlayışın sonucunun uzun vadede 15 Temmuz gecesi sorgusuz sualsiz emirlere itaat eden örgüt üyelerinin tutumlarında görülebildiğini söyledi. FETÖ gibi grupların Bâtıni bir karakter taşıdığını ifade eden Doç. Dr. Emiroğlu, İslam tarihinde de görülen bu tarz yapıların, dinin muhkem kaynakları olan ayetler ve hadislerin dinin kabuğunu oluşturduğuna, dinin batıni ve iç anlamını bilmenin ise seçkin bir zümre olarak kendilerine düştüğüne inandıklarını söyledi. Doç. Dr. Emiroğlu, FETÖ’nün kendi eylemlerini gerekçelendirmek için dini esas ve hükümleri çarpıtarak ilahi buyrukları ve insanları istismar ettiğini kaydetti. İhanetin Anatomisi: Eğitim, Din ve Medya Bağlamında FETÖ” paneli, teşekkür belgesi takdimi ve toplu fotoğraf çekimi ile son buldu.

  İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Medya ve İletişim Bölümü Görsel İletişim ve Tasarımı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Cenk Demirkıran’ın yönetmenliğini yaptığı, dünyanın en iyi peynirleri arasında sayılan Divle Peynirinin meralardan obruk mağarasına uzanan sürecini anlatan belgesel filmin çekimleri başladı İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) SBBF Medya ve İletişim Bölümü Görsel İletişim ve Tasarımı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Cenk Demirkıran’ın yönetmenliğini yaptığı belgesel film, Karaman’ın Ayrancı ilçesi Divle köyü çevresinde, meralardaki peynir üretim sürecini ve günlük yaşamı konu alıyor. Prof. Dr. Cenk Demirkıran ve çekim ekibi, süt sağımından peynirin obruk mağarasına uzanan yapım sürecine ve Divle’nin gündelik yaşamına ışık tutuyor. Ülkemizin kültürel ve gastronomik miraslarından olan Divle Obruk Peyniri, belgesel sinemanın estetiği ile birleşerek izleyicilerle buluşmaya hazırlanıyor. Çekimleri devam eden belgesel filmin festivallerde, özel gösterimlerde, dijital platformlarda ve televizyonlar aracılığıyla yurtiçi ve yurtdışında seyirciyle buluşması planlanıyor. Prof. Dr. Cenk Demirkıran, Divle Obruk Peyniri’ni ve yapım sürecini sinema diliyle belgelediklerini anlatarak, filmin yurtiçi ve yurtdışındaki film festivallerinde, dijital platformlarda ve televizyonlarda gösterilmesiyle de Divle Obruk Peyniri’nin ve yörenin ulusal ve uluslararası düzeyde tanıtımına büyük katkı sağlanacağını söyledi. Karaman’ın sahip olduğu bir diğer  değer olan  Taşkale tahıl ambarları, Manazan Mağaraları ve İnce Su Mağarası’nın ön çekimlerini de yaparak yeni bir belgesel çalışmasının ön hazırlıklarını tamamladıklarını da sözlerine ekleyen Prof. Dr. Demirkıran, ilerleyen zamanlarda Karaman’a ilişkin yeni belgesel çekimlerinin devam edeceğini vurguladı.

  İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Medya ve İletişim Bölüm Başkanı Prof. Dr. Cenk Demirkıran, kariyer söyleşisi kapsamında SBBF İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü öğrencileriyle bir araya geldi.  YÖKAK kalite süreçleri kapsamında Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde verilen “Kariyer Planlama” dersi çerçevesinde düzenlenen söyleşiye Bölüm Başkanı Doç. Dr. Zülal Ayar ile öğrenciler katıldı.  Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Doç. Dr. Zülal Ayar, “Etkinliğimizi, Medya ve İletişim Bölüm Başkanı Prof. Dr. Cenk Demirkıran’ın farklı ülkelerdeki kariyer sürecini; bu kapsamda edindiği dil deneyimlerini bölümümüz öğrencileriyle paylaşması için planladık. Akademik çalışmalarının yanı sıra sahada faal olarak yer alan, yurtdışında ve yurtiçinde birçok başarılı belgesel ve kısa filme imza atan ve çeşitli alanlarda deneyimleri bulunan hocamızın, öğrencilerimize farklı bir kariyer seçeneği sunabileceğini, ilham kaynağı olabileceğini düşündük” dedi.  Medya ve İletişim Bölüm Başkanı Prof. Dr. Cenk Demirkıran, üniversite hazırlık yıllarında Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümünü seçme kararından başlayarak günümüze kadar edinmiş olduğu deneyimlerden ve tecrübelerinden bahsetti. Bu süreçte, üniversite döneminde bölümüyle ilgili yaptığı stajları, radyo programlarında yapmış olduğu spikerlik, sunuculuk, kameramanlık ve prodüksiyon asistanlığı gibi sektörel faaliyetlerini aktaran Prof. Dr. Demirkıran, yine üniversite döneminde almış olduğu şan eğitimi süreci ve bu eğitimin hayatı boyunca kendisine sağlamış olduğu avantaj ve katkıları öğrencilerle paylaştı. Türkiye’de aldığı İngilizce dil eğitiminden bahseden Prof. Dr. Demirkıran, Paris Paleontoloji Enstitüsü Nice kazısında yapmış olduğu arkeolojik kazı çalışmaları sonrasında Fransızcaya olan ilgisinin arttığını söyledi ve çalışmakta olduğu departmanın gerektirdiği bir dil olan Fransızcayı ilerletmesi gerektiğini anlamasının da Fransızca dilinde ilerleme kaydetmesinde etkili olduğunu aktardı. Üniversite bittiğinde, Lille Üniversitesi Yabancı Diller Yüksekokulunda Fransızca öğrenme tecrübesi edindiğini anlatan Prof. Dr. Demirkıran, bu süreçte bir müzik grubunda solist olarak çalışmasının da müzik, film ve dil üçgeninde ekstradan tecrübeler edinmesini sağladığını vurguladı. Türkiye’ye döndükten sonraki yüksek lisans eğitimine ve araştırma görevliliği sürecine adım atışı hakkında öğrencilere bilgiler veren Prof. Dr. Demirkıran, bu süreçte iletişim makaleleri çevirileri (İngilizce-Türkçe-Fransızca) de yaparak dil pratiğinin akademik hayatta aktif olarak devam etmesini sağladığını aktardı. Son olarak, şu anda bölüm başkanlığı görevini yapmakta olduğu Medya ve İletişim Bölümü ile İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümünün ortak noktalarını vurgulayan Prof. Dr. Demirkıran, öğrencilere alt yazı teknik desteği, tercüme ve çeviriler, montajlar, senaristlik gibi iki bölümün ortak çalışma alanları hakkında önerilerde bulundu. Etkinlik öğrencilerden gelen soruların yanıtlanmasının ardından sona erdi. 

  İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ), Ekonomi Muhabirleri Derneği’nin (EMD) Avrupa Birliği ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti desteğiyle hayata geçen EMD Medya Okulu Anadolu’da projesinin İzmir ayağına ev sahipliği yaptı   Gazeteci adayları ve gençleri ekonomi ve finans alanında bilinçlendirerek sektöre katkıda bulunmayı hedefleyen EMD Medya Okulu Anadolu’da projesi kapsamında ekonomi basının duayen gazetecileri ile İKÇÜ’lü genç iletişimcileri buluşturan etkinlik İKÇÜ SBBF Medya ve İletişim Bölüm Başkanı Prof. Dr. Cenk Demirkıran ile Ekonomi Muhabirleri Derneği Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Kıvanç’ın açılış konuşmalarıyla başladı.    İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Medya ve İletişim Bölümü ev sahipliğinde Prof. Dr. Fuat Sezgin Konferans Salonunda gerçekleşen etkinliğe Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şaban Doğan ile akademisyenler ve çok sayıda öğrenci katıldı.   Açılış konuşmalarının ardından Ekonomi Muhabirleri Derneği (EMD) İzmir Şubesi Başkanı Murat Demircan’ın moderatörlüğünü yaptığı panel gerçekleşti. Panelde, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Vahap Munyar, Nasıl Bir Ekonomi Gazetesi Yazarı Alaattin Aktaş, TRT Radyo1 Ekonomi Günlüğü Programı Yapımcısı Ahmet Falih Akıcı, Ticaret Gazetesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Seda Gök ve Anadolu Ajansı Başmuhabiri Tolga Albay İKÇÜ’lü genç iletişimcilere deneyimlerini aktardılar.   İlk Ekonomi Gazetesi İzmir’de   Ekonomi muhabirliğinin, uzmanlaşma odaklı alan gazeteciliğinin en önemlileri arasında yer aldığını belirten Medya ve İletişim Bölüm Başkanı Prof. Dr. Cenk Demirkıran, “Gazetecilerin belirli ölçülerde her konuya hakim olması gerekiyor ama eğer ekonomi muhabiri olmak istiyorsanız, bu konuda uzman olmanız lazım” dedi. Medya ve İletişim Bölümünde öğrencilere gazetecilik, radyo, TV ve sinema alanlarında eğitim verildiğini aktaran Prof. Dr. Demirkıran, her alanın ekonomiye bakışının farklı olduğunu dile getirdi ve Türkiye’deki ilk ekonomi gazetesi olan Le Smyrneen’in 1824 yılında Fransızca olarak İzmir’de yayınlandığını hatırlatarak Türk ekonomi basını açısından İzmir’in öneminden söz etti. Prof. Dr. Demirkıran, Ekonomi Muhabirleri Derneği (EMD) yöneticilerine teşekkür ederek programın başarılı geçmesini temenni etti.    EMD Mesleki Etik Kurallarını Uygulamaya Koyan İlk Örgütlerden   Ekonomi Muhabirleri Derneği Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Kıvanç ise derneğin Türkiye’de mesleki etik kurallarını belirleyerek uygulamaya koyan ilk meslek örgütlerinden olduğunu vurguladı. İzmir’in Tür basın tarihinde özel bir yer tuttuğunu ifade eden Kıvanç, “Gazeteci Hasan Tahsin’in İzmir’in işgalinde direnişi başlatan ilk kişi olması tesadüf değildir. Ekonomi basınının duayenlerinden ve Ekonomi Muhabirleri Derneği’nin kurucularından Özden Alpdağ da İzmirli bir gazeteciydi” dedi. Kıvanç, etkinliğin düzenlenmesinde emeği geçenlere teşekkür ederek sözlerini noktaladı.  Etkinlik açılış konuşmalarının ardından panelist oturumlarıyla devam etti.    46 Yıllık Deneyim   Duayen gazetecilerden Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Vahap Munyar, kariyer sürecinden bahsederek 46 yıllık mesleki yaşamına dair deneyimlerini İKÇÜ’lü genç iletişimcilere aktardı. Gazeteciliğin keyifli bir meslek olduğunu vurgulayan Munyar, “Gazetecilik yapacaksanız eğer, tüm zorluklara ve engellere rağmen sabırla çalışmanız gerekiyor. Öğrenciyken işe başlamak her zaman en iyisidir. Ekonomi muhabirliğini ısrarla yapmanız ise sizin her zaman aranan gazeteci olarak mesleğe devam etmenizi sağlayacaktır. Bir ekonomi muhabiri kolay kolay boşta kalmaz” dedi.  Gazetecilik İnsan Biriktirme Sanatıdır   Ekonomi muhabirliğinin diğer alanlara göre farklılıklarından bahseden Nasıl Bir Ekonomi Gazetesi Yazarı Alaattin Aktaş, gazetecilikle ilgili genel bir çerçeve çizerek “Gazeteciliğin en temel kuralı her duyduğuna inanmamaktır” dedi. Aktaş, gazetecilikte etkili iletişim kurmanın ve ilişkilerin öneminden söz ederken “Gazetecilik insan biriktirme sanatıdır. İnsanlarla iletişiminiz iyi değilse, iyi bir gazeteci olamazsınız” ifadelerini kullandı.    İhtisaslaşma Daha da Önem Kazanacak   “Bir gazeteci iyi not almak zorundadır” diyen Ticaret Gazetesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Seda Gök, günümüz koşullarında hızlı bir değişim sürecinin yaşandığından bahsetti ve gazetecilik pratikleri açısından yeniliklere uyum sağlamanın gerekliliğini vurguladı. İhtisaslaşma modelinin önümüzdeki günlerde daha da önem kazanacağını dile getiren Gök, gazetecilikte haber kaynaklarıyla görüşmeden önce hazırlık yapma sürecinin ve zaman yönetiminin önemini hatırlattı. Gök, İKÇÜ’lü genç iletişimcilere, öğrencilik dönemlerinde sahada sıcak gazetecilik odaklı çalışmaya başlamalarını tavsiye etti.    Öğrenciler Değil; Televizyoncu, Radyocu ve Gazeteci Adaylarını Görüyorum   Radyoculuğun Türkiye’deki tarihini anlatan TRT Radyo1 Ekonomi Günlüğü Programı Yapımcısı Ahmet Falih Akıcı, radyo haberciliğinin habercilik pratikleri açısından en hızlı yayın organı olduğunu söyledi. İKÇÜ’lü gençlere derslerle yetinmemeleri gerektiğini ve öğrenci psikolojisinden çıkmalarını tavsiye eden Akıcı, “ben karşımda öğrenciler değil; televizyoncu, radyocu ve gazeteci adaylarını görüyorum” dedi.    Temel Gazetecilik Pratikleri Her Zaman Yaşayacak   Anadolu Ajansı Başmuhabiri Tolga Albay, ekonomi muhabirliğinin niteliklerinden bahsetti ve bu alanda çalışan gazetecinin analitik düşünme yetisi kazandığını, mesleklerinin gerekliliği olarak veri yığınlarıyla çalışan ekonomi muhabirlerinin diğer alan muhabirlerine göre birbirlerine daha yakın ve dayanışma içerisinde olduklarını söyledi. Gazetecilik mesleğinin bittiğine dair söylemlerin her devirde üretildiğini belirten Albay, gazeteciliğin yalnızca kılık değiştirdiğini vurgularken “Sizler dijital teknolojiye hakim olan birer içerik uzmanı olacaksınız. 5N1K, teyit alma, alana hakim olma gibi temel gazetecilik pratikleri her zaman yaşayacak. Koşullar ne olursa olsun kendini iyi yetiştiren insanlar sivrilecek” diye konuştu. 

  İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Medya ve İletişim Bölümü “Prodüksiyon Tasarımı” atölyesi kapsamında Yapım Koordinatörü Çağrı Şimşek’i ağırladı İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Medya ve İletişim Bölüm Başkanı Prof. Dr. Cenk Demirkıran’ın da katıldığı organizasyon İKÇÜ Medya ve İletişim Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Cep Sinemasında gerçekleşti. 15 yıllık yapım koordinatörlüğü deneyimine sahip olan Çağrı Şimşek, sektöre dair tecrübelerini “Prodüksiyon Tasarımı” atölyesi kapsamında Medya ve İletişim Bölümü öğrencileriyle paylaştı.   Film, dizi ve reklam gibi içeriklerin yapım aşamasını yöneten; çekim sürecini hem finansal hem teknik, bazen de içerik anlamında yöneten yapım koordinatörünün çalışma şartlarından ve mesleğin gerektirdiği niteliklerden bahseden Şimşek, İKÇÜ’lü öğrencilere TV ve sinema alanında yetenekleri ve yatkınlıkları ne yöndeyse o tarafa yönelmelerini tavsiye etti.  İnteraktif bir biçimde gerçekleşen atölyede, ulusal ve uluslararası anlamda birçok ödüllü kısa filme ve belgesele imza atan, Türkiye genelinde düzenlenen üst düzey film ve belgesel yarışmalarında jüri üyeliği yapan Medya ve İletişim Bölüm Başkanı Prof. Dr. Cenk Demirkıran da prodüksiyon tasarımına dair tecrübelerini öğrencilere aktardı. 

İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) SKS Medya ve İletişim Çalışmaları Topluluğu tarafından “Film gösterimi ve Eleştirisi” etkinliği düzenlendi. İKÇÜ Medya Merkezi’ne bağlı Cep Sinemasında gerçekleşen etkinlik Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Medya ve İletişim Bölümü Arş. Gör. Hüseyin Enes Balcı’nın moderatörlüğünde, çok sayıda öğrencinin katılımıyla gerçekleşti.  Senaristliğini ve yönetmenliğini Emre Kayiş’in yaptığı 2015 yapımı “Çevirmen” isimli kısa filmin gösterimi ile başlayan etkinlik, filmin analizinin yapılması ile devam etti. Film hakkında bilgi veren Arş. Gör. Balcı, üzerinde konuşmaya çok fazla imkan verdiği için “Çevirmen” filmini seçtiğini belirtti.  Etkinlik, öğrencilerin filme dair görüşlerini paylaşmalarının ardından Arş. Gör. Balcı’ya teşekkür belgesi takdimiyle sona erdi.

İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) SKS Medya ve İletişim Çalışmaları Topluluğu, Yönetmen ve Sosyal Medya Uzmanı Seda Kanburoğlu’nu ağırladı İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) öğrenci topluluklarından SKS Medya ve İletişim Çalışmaları Topluluğu “Sosyal Medya Yönetimi” konulu söyleşi düzenledi. Yönetmen ve Sosyal Medya Uzmanı Seda Kanburoğlu’nun konuk konuşmacı olarak yer aldığı söyleşiye topluluk danışmanı ve Medya ve İletişim Bölüm Başkanı Prof. Dr. Cenk Demirkıran ile öğrenciler katıldı.  Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Prof. Dr. Demirkıran, yeni kurulan Medya ve İletişim Çalışmaları Topluluğu ile ilgili bilgi verdi. Topluluk çatısı altında, medya ve iletişim alanında uzman konukların katılacağı birçok etkinlik ve atölye düzenleyeceklerini belirten Prof. Dr. Demirkıran, İKÇÜ Medya ve İletişim Çalışmaları yüksek lisans mezunu olan ve birlikte birçok projede yer aldıkları Seda Kanburoğlu’nu İKÇÜ’lü genç iletişimcilere tanıttı. Sosyal medyanın profesyonel bir yönü olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Demirkıran, “Bir şirketin veya bir kişinin sosyal medyasını yönetirken paylaşım zamanı, hedef kitlenin belirlenmesi, reklam ve canlı yayın yapma saati gibi hususlar oldukça önemli. Şu anda sizlerin oturduğu bu sıralardan geçen eski öğrencimiz Seda Kanburoğlu, alanında uzman bir kişi olarak sosyal medyanın etkin ve doğru kullanımı ile ilgili bütün detayları sizlerle paylaşacak” dedi.   Sosyal medya yönetimi ile ilgili İKÇÜ’lü genç iletişimcilere bilgi veren Seda Kanburoğlu, “Türkiye’de, 2011 yılından itibaren yaygınlaşmaya başlayan Instagram’ın bir pazarlama aracı olarak kullanılmaya başlanması birkaç seneyi aldı. Sosyal medya uzmanlığı ise, benim yüksek lisans eğitimime başladığım 2018 yılında yaygınlaşmaya başladı. Ben de o sıralar sosyal medya uzmanlığı eğitimi almaya başladım. Kısa film yönetmenliği, görüntü yönetmenliği ve yapımcılık da yapıyorum ama bizim alanımızda sadece film çekerek veya farklı şeyler yaparak tek bir kazanç elde edemiyorsunuz. Ücretsiz ya da cüzi bir bedel karşılığında bu işin eğitimini veren programları takip etmenizi tavsiye ederim” dedi.   Sosyal medya yönetiminde hedef kitleyi doğru belirlemenin, zaman yönetiminin, algoritmaları doğru yönetmenin, ekipmanları yenilemenin, yenilikleri takip etmenin ve çağı yakalamanın önemine vurgu yapan Kanburoğlu, içerik hazırlarken doğru ve yanlış bilgiyi ayırt etmenin gerekliliğini anlattı ve konunun bir sosyal medya uzmanının ikna ediciliği ve güvenilirliği açısından hayati önemi taşıdığını vurguladı. Kaliteli bir fotoğraf, güzel ve doğru bir mesajla üretilen içeriğin sosyal medya yönetiminde yeterli olmadığını belirten Kanburoğlu, algoritma ve reklam kullanımı bilinmediği takdirde içeriğin kalitesinin hiçbir şey ifade etmeyeceğini söyledi.  Kanburoğlu, bir markayı doğru bir şekilde kişileştirmenin, o markaya bir karakter kazandırmak anlamına geldiğini dile getirdi ve kişileştirmenin renklerle, bir marka yüzüyle, logoyla veya belli başlı kodlarla yapılabileceğini detaylı bir şekilde aktardı.   Etkinlik, öğrencilerden gelen soruların yanıtlanmasının ardından, Prof. Dr. Cenk Demirkıran’ın konuk konuşmacı Seda Kanburoğlu’na teşekkür belgesi takdim etmesiyle son buldu.

  İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi (SBBF) Medya ve İletişim Bölümü öğrencisi Aydan Sarıtaş, bu yıl 10’uncusu düzenlenen ‘TRT Geleceğin İletişimcileri Yarışması’nda finale kaldı TRT’nin, geleceğin iletişimcileri olacak üniversite öğrencilerinin eğitim faaliyetleri kapsamındaki çalışmalarına katkıda bulunmak, nitelikli ve farklı içerikler üretmelerini teşvik etmek amacıyla her yıl düzenlediği TRT Geleceğin İletişimcileri Yarışmasında finale kalan eserler açıklandı. İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) finale kalma başarısını bu yıl da sürdürdü.  İKÇÜ Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Medya ve İletişim Bölümü öğrencisi Aydan Sarıtaş, İKÇÜ Medya ve İletişim Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (Medya Merkezi) Müdürü Prof. Dr. Nazım Ankaralıgil danışmanlığında hazırladığı “Ekoloji 101” başlıklı video içeriğiyle yarışmanın finalistleri arasına girmeye hak kazandı. Radyo Yayıncılığı, Görsel Yayıncılık, Dijital Yayıncılık ve İletişim Kampanyası olmak üzere 4 ana dalda, 12 farklı kategoride düzenlenen yarışmada, İKÇÜ Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Medya ve İletişim Bölümü öğrencisi Aydan Sarıtaş, Görsel Yayıncılık dalı, Video İçerik kategorisinde finalist olarak yarışacak.  4-8 Ekim tarihlerindeki GİY Haftası’nın sonunda düzenlenecek olan ödül töreninde her kategorideki birincilere 60 Bin Türk Lirası, ikincilere 40 Bin Türk Lirası, üçüncülere ise 25 Bin Türk Lirası para ödülüyle birlikte ödül heykelciği verilecek.

  İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Medya ve İletişim Bölüm Başkanı Prof. Dr. Cenk Demirkıran, Yalova Belgesel Film Festivali jüri ekibinde yer aldı Yalova Valiliği, Yalova Üniversitesi ve Yalova’daki diğer yerel dinamiklerin ortaklaşa düzenlediği ve 23-26 Ekim 2024 tarihleri arasında gerçekleşecek olan Yalova Film Festivali’nin jüri ekibi belli oldu.  İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Medya ve İletişim Bölüm Başkanı Prof. Dr. Cenk Demirkıran, üç kategoride düzenlenen festivalin Yalova Kültürel Miras ve Tanıtım kategorisi jüri ekibinde yer aldı.  Yalova’nın kültürel ve sanatsal yaşamını canlandırmak ve şehrin kültürel ve tarihi zenginliklerini sinema aracılığıyla daha geniş kitlelere tanıtmak amacıyla ilk kez düzenlenen Yalova Belgesel Film Festivali’nde, Kısa Metraj Belgesel, Uzun Metraj Belgesel ve Yalova Kültürel Miras ve Tanıtım kategorilerinde 26 finalist eser büyük ödül için yarışacak. 

  İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Medya ve İletişim Bölümü, Yapımcı Şenol Erden’i öğrencilerle buluşturdu   Birçok dizi ve sinema filminin yapımcılığını üstlenen, medya sektöründe uzun yıllar yönetmenlik ve genel koordinatörlük gibi pozisyonlarda görev yapan Şenol Erden, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Medya ve İletişim Bölüm Başkanı Prof. Dr. Cenk Demirkıran’ın organize ettiği etkinlikte İKÇÜ’lü öğrencilerle bir araya geldi.  “Sinema-TV Sektörü Çalışma Prensipleri” konulu etkinlikte deneyimlerini aktaran Şenol Erden, sektöre prodüksiyon amiri olarak girdiğini; yapım koordinatörü, genel koordinatör ve yönetmen olarak birçok dizi, sinema ve reklam filminde görev yaptığını anlattı.  İnteraktif bir şekilde gerçekleşen etkinlikte, yer aldığı projelerden örnekler de sunan Erden, medya sektörünün çalışma koşullarından, setlerdeki görev dağılımından ve bu alanda teknolojik gelişmeleri takip etmenin öneminden söz etti. Sinema-TV sektöründeki tecrübelerini aktaran Sosyal ve Beşerî Bilimler Fakültesi Medya ve İletişim Bölüm Başkanı Prof. Dr. Cenk Demirkıran da, set ekibinin yönetim kademesinde yer alan görevlilerin ve çalışanların birbirleri ile ilişkisinin öneminden bahsetti ve “Yapımdaki diğer bileşenlerle belli bir çalışma disiplini içerisinde ve insani düzeyde bir ilişki kuramayanların sette barınması pek mümkün olmaz” dedi. 

15-16 Mart 2025 tarihinde düzenlenen Yaratıcı Öyküler Kısa Film Creathonu'nda öğrencilerimiz Nurselin Bostan, Sude Arkant, Selim Karagöz, Ilgın Üreten ve Aleyna Memiş'ten oluşan 3,2,1 Kayıt adlı ekip, hazırladıkları bilim kurgu gerilim türündeki Zihin Aynası adlı kısa film projesi ile ikincilik ödülünü aldı.    

  İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ)’nin İzmir Uyuşturucu ve Bağımlılıkla Mücadele Derneği ile yürüttüğü “Ne Eğitimde Ne İstihdamda Olan Uyuşturucu Bağımlılığı Riski Altındaki Kadınlar Sürdürülebilir Destek” (NEETWORK) projesi kapsamında, Madde Kullanımı ve Kadın İş Gücünde Oluşturduğu Tehditler Çalıştayı düzenlendi İzmir’deki turizm ve gastronomi sektörünün mevcut işgücü piyasası ihtiyaçlarına dayalı olarak ne eğitimde ne istihdamda olan (NEET) genç kadınların istihdamının artırılması amacıyla İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Medya ve İletişim Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Tolga Şentürk tarafından yürütülen NEETWORK projesi kapsamında, madde kullanımının kadın iş gücünde oluşturduğu tehditleri ele alan bir çalıştay düzenlendi.  Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı-Avrupa Birliği ve Mali Yardımlar Dairesi Başkanlığı desteğiyle hayata geçirilen proje çerçevesinde düzenlenen çalıştay,  “Madde Kullanımı ve Kadın İş Gücünde Oluşturduğu Tehditler” başlığı altında gerçekleşti.  İzmir Uyuşturucu ve Bağımlılıkla Mücadele Derneği Başkanı Burhanettin Kansızoğlu’nun da katıldığı, farklı disiplinlerindeki bilim insanlarından oluşan proje ekibini bir araya getiren çalıştay, İKÇÜ V.İ.P Toplantı Salonunda gerçekleşti. Çalıştayın moderatörlüğünü Proje Yürütücüsü ve Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Medya ve İletişim Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Tolga Şentürk ile Sağlık Bilimleri Fakültesi Sosyal Hizmet Bölüm Başkanı Doç. Dr. Melike Tekindal üstlendi. Doç. Dr. Tolga Şentürk, İzmir’de bağımlılık riski altındaki 18-29 yaş aralığındaki gençlerin istihdamına yönelik bir eğitim projesi olan ve AB tarafından 78 Bin Euro hibe edilerek desteklenen NEETWORK kapsamında, turizm alanında 100 gence, kat hizmetleri, barista, aşçı yardımcılığı ve garsonluk olmak üzere 4 başlıkta eğitim verdiklerini açıkladı. İzmir’in, yüzde 24 oranı ile Türkiye’deki genç işsizlerin en yoğun yaşadığı il olmasından ve turizm alanında büyük bir potansiyel taşımasından dolayı bu alana yöneldiklerini belirten Doç. Dr. Şentürk,  “Bağımlılıkla mücadele kapsamında turizm sektörünün konaklama, barınma imkanı sağlaması bağımlılık riski altındaki gençlerin çevrelerinden uzaklaşmasına da neden oluyor. Risk altındaki gençlerin sektöre yönlendirilmesi, olumsuz ortamlarını terk edip sosyal entegrasyona kavuşuyor olmaları çok kıymetli” dedi. Proje kapsamında 100 gence eğitim verdiklerini, bunların 95’inin kadın olduğunu; 20 kişiyi istihdam ettiklerini, 3 kişinin ise istihdam sürecinde olduğunu dile getiren Doç. Dr. Şentürk, bu anlamda projede vaat edilen sonuçlara ulaşıldığını vurguladı. Proje kapsamında yürütülen saha araştırmaları ile ilgili detaylı bilgiler paylaşan Doç. Dr. Melike Tekindal, bu bağlamda iki ana faaliyet yürüttüklerini söyledi. Nicel araştırma yöntemiyle 400 kişiye ulaştıklarını anlatan Doç. Dr. Tekindal, 21. Yüzyıl becerileriyle kariyer algılarını araştırmaya yönelik bir diğer çalışmayla ise gençlerin yaşam deneyimlerini nitel olarak, derinlemesine incelediklerini dile getirdi. Nitel araştırmanın sürecinden bahseden Doç. Dr. Tekindal, “Proje kapsamında 41 gence ulaştık. Sosyo-demografik özellikleri hakkında bilgi aldığımız bu gençlerin özellikle eğitim ve çalışma deneyimlerine odaklanarak sonuçlara ulaştık” dedi. Doç. Dr. Tekindal, araştırmanın sonuçlarına, bulgularına ve araştırmaya dair yorumlara değinerek konuşmasını noktaladı.   Madde Kullanımı ve Kadın İş Gücünde Oluşturduğu Tehditler Çalıştayı, Proje Araştırmacısı, Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Medya ve İletişim Bölümü Arş. Gör. Rabia Serttaş’ın, Türkiye’de kadınların iş gücüne katılımının önündeki engellere yönelik yapılan çalışmalarla ilgili sunumunun ardından sona erdi. 

  İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Medya ve İletişim Bölüm Başkanı Prof. Dr. Demirkıran’ın “Yerüstü ve Yeraltı” belgeselinin ilk gösterimi, 15. TRT Uluslararası Belgesel Ödülleri’nde yapıldı. Prof. Dr. Demirkıran, programda ayrıca belgesel filmini konu alan bir söyleşi de gerçekleştirdi   İKÇÜ SBBF Medya ve İletişim Bölüm Başkanı Prof. Dr. Demirkıran’ın TRT Uluslararası Belgesel Ödülleri özel seçkisinde yer alan “Yerüstü ve Yeraltı” adlı belgesel filminin prömiyeri, dünyanın içinde bulunduğu kaosa, savaş tehditlerine ve başta Gazze’de yaşanan insanlık dramına dikkat çekmek amacıyla “Ne Kadar Uzak Olsa da Aslında Çok Yakın” mottosuyla bu yıl 15’incisi düzenlenen “TRT Uluslararası Belgesel Ödülleri” programında gerçekleşti.    15. TRT Uluslararası Belgesel Ödülleri “Ulusal Profesyonel Kategori” jüri ekibinde yer alan Prof. Dr. Demirkıran festivalde, Karaman’ın Ayrancı İlçesi Divle Köyü çevresinde fay kırığının oluşturduğu mağarada bekletilerek yapılan, dünyanın en iyi peynirleri arasında sayılan ve Türk rokforu olarak da bilinen Divle Obruk Peynirinin meralardaki üretim sürecini ve peynir üreticilerinin günlük yaşamını konu alan “Yerüstü ve Yeraltı” belgeseli hakkında bir söyleşi de gerçekleştirdi.    “Yerüstü ve Yeraltı” belgesel filminin fikri arka planı ile ilgili bilgi veren Prof. Dr. Demirkıran, “Aslında filmin fikir aşaması çok eskiye dayanıyor. Ben 2013 yılında Kırgızistan Manas Üniversitesi’nde çalışırken, şu anda Karamanoğlu Mehmet Bey Üniversitesi’nde görev yapan Prof. Dr. Ercan Oktay’la beraber çalışıyorduk. Manas Üniversitesi kampüsünde, gece birlikte yürüyüş yaparken, ben daha önce bir süre Fransa’da bulunduğum için konu Rokfor peynirinden açıldı. Prof. Dr. Oktay bana, ‘bizim rokfora rakip bir peynirimiz var Karaman’da’ dedi. Türkiye’ye döndükten yaklaşık 3 buçuk yıl sonra Karaman’da, üniversitede film atölyesi yaparken bu peyniri tatma imkanım oldu. Cevize benzeyen bir tadı vardı Obruk peynirinin. Belgesel filmini yapmaya karar verdik. Kitlesel fonlama yerine biz, yöresel bir fonlamaya girdik. Karamanoğlu Mehmet Bey Üniversitesi Yeni Medya Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ali Can’ın da dahil olduğu ekiple birlikte esnafın tek tek kapısını çaldık, yörenin ileri gelenlerinden belli bir ölçüde yapım desteği aradık. Süreç böyle başladı” dedi.    Türk rokforu olarak da bilinen Divle Obruk Peynirinin meralardaki üretim sürecini ve peynir üreticilerinin günlük yaşamını konu alan “Yerüstü ve Yeraltı” belgesel filminin çekim sürecini ve bu aşamada karşılaştıkları zorlukları anlatan Prof. Dr. Demirkıran, dünyanın en iyi peynirleri arasında yer alan ürünü, tanıtım filmine kaçmadan belgesel olarak gösterme kaygısı ile hareket ettiklerini, belgeseli hem festivallerin hem de dijital platformların diline uygun bir biçimde hazırladıklarını belirtti. “Anadolu çok derin bir kültür harmanı” diyen Prof. Dr. Demirkıran, Türkiye’deki kültürel mirasın korunması, gelecek nesillere bırakılması ve sürdürülebilirliğin sağlanmasında belgeselin ve görselleştirmenin gücünden yararlanılmasının önemini vurguladı. 

  İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Medya ve İletişim Bölüm Başkanı Prof. Dr. Cenk Demirkıran, 12. Boğaziçi Film Festivali Belgesel Jürisinde yer aldı T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü’nün desteği, Turkcell ve Türk Hava Yolları’nın ana sponsorluğu, Anadolu Ajansı’nın Global İletişim Ortaklığı ve Türkmedya’nın ana medya sponsorluğu ile gerçekleşecek olan “12. Boğaziçi Film Festivali”nin Belgesel Jürisi belli oldu. İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Medya ve İletişim Bölüm Başkanı Prof. Dr. Cenk Demirkıran, Boğaziçi Kültür Sanat Vakfı tarafından 18-25 Ekim tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan 12. Boğaziçi Film Festivali’nde yarışan belgesel filmleri değerlendirecek jüri heyetinde yer aldı.  Türkiye’de ve dünyada etik, estetik ve teknik bütünlüğe sahip sinema filmlerinin gelişmesine katkı sağlanmasını, genç yapımcı ve yönetmenlerin yeni filmler üretmesine maddi ve manevi destekler oluşturulmasını, ülke sinemasının yurt içinde ve yurt dışında tanıtılmasını hedefleyen festivalin Belgesel kategorisinin diğer jüri üyeleri ise Yapımcı-Yönetmen Sevinç Yeşiltaş ve Underhillfest Sanat Yönetmeni Vuk Perovic oldu. 

  İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Sosyal ve Beşerî Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şaban Doğan, düzenlenen oryantasyon programında fakültenin yeni öğrencilerine seslendi İKÇÜ Sosyal ve Beşerî Bilimler Fakültesi tarafından düzenlenen oryantasyon programı kapsamında Dekan Prof. Dr. Şaban Doğan, fakültenin Bilgi ve Belge Yönetimi, Coğrafya, Felsefe, İngiliz Dili ve Edebiyatı, Medya ve İletişim, Psikoloji, Sosyoloji, Eğitim Bilimleri, Tarih, Türk Dili ve Edebiyatı ve Türk-İslam Arkeolojisi bölümlerine bu yıl giriş yapan öğrencilerle bir araya geldi.  Prof. Dr. Fuat Sezgin Konferans Salonunda düzenlenen programa Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Mustafa Şahin, Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Dekan Yardımcıları Doç. Dr. Ruhi Can Alkın ve Dr. Öğr. Üyesi Ceren Pilevneli Çubuk, bölüm başkanları, akademisyenler ve çok sayıda öğrenci katıldı.  Ailemize Hoş Geldiniz Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi ailesine yeni katılan öğrencilere seslenen Dekan Prof. Dr. Şaban Doğan, “Genç bir üniversite olmasına rağmen kısa zamanda başarılarıyla adından söz ettiren ve uluslararasılaşma yolunda önemli adımlar atan İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi’nin dinamik bir fakültesiyiz. Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi’ne bağlı her bir bölümümüz, nitelikli akademik kadroları ile ulusal ve uluslararası anlamda pek çok ciddi çalışmalar ve etkinlikler yapıyor. Öğrenmenin derslerle sınırlı olmadığını görmeniz açısından, bu etkinliklere ilgi göstermeniz son derece önemli. Ayrıca şahsımın, dekan yardımcılarımızın, bütün bölüm başkanlarımızın, danışman hocalarımızın kapılarının sizlere her daim sonuna kadar açık olduğunu ifade etmek isterim. Biz, sizler için varız, sizler için buradayız; önceliğimiz sizlersiniz. Ailemize hoş geldiniz” dedi. Ardından Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Ruhi Can Alkın, İKÇÜ’nün, Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi’nin ve bağlı bölümlerin işleyişi; bilimsel, sosyal, kültürel, sanatsal ve sportif olanakları hakkında bilgilendirici bir sunum yaptı.  Program, İKÇÜ Erasmus Koordinatörlüğü’nden Öğr. Gör. Cennet Kuman Kıssaboylu’nun, İKÇÜ’nün Erasmus Öğrenci Öğrenim ve Staj Hareketliliği şartları ve imkanları hakkında detaylı bilgiler vermesinin ardından sona erdi. 

İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Medya ve İletişim Bölümü öğrencilerinin, Prof. Dr. Elif Korap Özel danışmanlığındaki bilimsel araştırma projesi, TÜBİTAK Bilim İnsanı Destek Programları Başkanlığı (BİDEB) tarafından yürütülen 2209-A Üniversite Öğrencileri Araştırma Projeleri Destekleme Programı kapsamında kabul gördü İKÇÜ Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Medya ve İletişim Bölümü 2. sınıf öğrencisi Elanur Sarıkaya’nın yürütücüsü olduğu, 1. sınıf öğrencisi Muhammed Rüzgar Dede’nin ise araştırmacı olarak yer aldığı “Medya Öğrencilerinin Yalan Haberden Kaçınma ve Teyit Edebilme Pratikleri Üzerine Bir Araştırma: İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Örneği” başlıklı proje, TÜBİTAK 2209-A Üniversite Öğrencileri Araştırma Projeleri Destekleme Programı tarafından kabul edildi. Proje hakkında bilgi veren Elanur Sarıkaya, “Günümüzde, dijital çağın bir getirisi olarak bilgi akışının yoğun ve hızlı olması, yapılan haberlerin doğruluğunun teyit edilebilirliği açısından bir sorun oluşturuyor. Bu konuda farkındalık sahibi olması gereken kitlenin en başında ise, iletişim profesyonelleri olma yolunda ilerleyen medya ve iletişim öğrencileri geliyor. Biz de, TÜBİTAK tarafından desteklenmeye değer bulunan “Medya Öğrencilerinin Yalan Haberden Kaçınma ve Teyit Edebilme Pratikleri Üzerine Bir Araştırma: İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Örneği” başlıklı projemizle, bölümümüzde “Medya Okuryazarlığı” dersini alan öğrencilerin karşılaştıkları içeriklerin doğruluğu konusunda şüphe etme davranışları ile bu içerikleri teyit etme becerilerini ölçmeyi hedefliyoruz. Proje kapsamında, birinci sınıf ve son sınıf öğrencileri arasında farkındalık ve beceri düzeyleri bakımından farklılık olup olmadığını karşılaştırmalı olarak analiz edeceğiz. Projenin, dijital ortamlarda hızla yayılan yalan haberlerle mücadelede medya öğrencilerinin farkındalık düzeylerinin anlaşılması açısından önem taşımakta olduğunu düşünüyoruz ve bu alanda yapılacak eğitim programlarının geliştirilmesine katkı sağlamayı amaçlıyoruz” şeklinde konuştu. TÜBİTAK destekli bilimsel araştırma projesinin 12 ayda tamamlanması planlanıyor.

İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Medya Merkezi, Paylaşım Koleji’nden gelen minikleri ağırladı İKÇÜ Medya Merkezi’ne, IB Dünya Okulu olarak yetkilendirilme aşamasında olan Paylaşım Koleji’nin ilkokul 4. Sınıf öğrencileri bir ziyaret gerçekleştirdi. Ziyaret kapsamında öğrencilere İKÇÜ Medya Merkezi bünyesinde bulunan İKÇÜ Haber Ajansı, Haber Atölyesi, TV Stüdyosu, Ses Stüdyosu, Halkla İlişkiler Atölyesi gibi medya ve iletişim sektörüne yönelik uygulamalı eğitimler verilen birimler tanıtıldı. Ziyaret kapsamında öğrenciler, İKÇÜ Medya Merkezi’nde yürütülen faaliyetler hakkında merkez personelinden bilgi aldılar. Paylaşım Koleji öğretmenlerinden Özgün Temurçin, İKÇÜ Medya Merkezi’ni disiplinlerarası bir yaklaşımla verdikleri birçok ders kapsamında ziyaret ettiklerini söyledi. Paylaşım Koleji’nin IB Dünya Okulu olarak yetkilendirilme sürecinde olduğunu belirten Temurçin, “IB programında çocuklar, yeni medyayı ana fikir olarak işlemeye başladılar. İKÇÜ Medya Merkezi’ni ziyaret eden öğrencilerimiz, eskiden bilgiye nasıl ulaşıyorduk, hangi zorluklardan geçiyorduk? Gibi soruların yanıtlarını alarak, yeni medyanın işleyiş biçimi, hayatımızdaki yeri ve önemi hakkında bilgi aldılar” dedi. 

Sinema sanatının farklı anlatım biçimlerini gençlerle ve İzmirli sinemaseverlere buluşturmak amacıyla İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ)’nin bu yıl ilkini düzenlediği İKÇÜ Film Festivali’nde geri sayım başladı Sinema sanatının bilgi üretiminde ve kültürel mirastaki rolüne dikkat çekmeyi amaçlayan İKÇÜ Film Festivali,  “keşif ve bilgi” ve “aile” mottosuyla yola çıkıyor. İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi’nin ismini kendisinden aldığı 17. Yüzyılda yaşamış coğrafyacı ve bilim insanı Kâtip Çelebi’nin hayata yaklaşımı “keşif ve bilgi” mottosuna temel oluştururken, toplumların çekirdeğinin temsili olan aile ise festivalde “aile” mottosu ile öne çıkıyor. Festival kapsamında “Kısa Film”, “Belgesel Film” ve “Öğrenci Filmleri” olmak üzere üç ana yarışma kategorisi ile birlikte ulusal uzun metraj film seçkisi ve çeşitli özel seçkiler, atölye ve paneller yer alacak. Festival kapsamında gerçekleştirilecek olan yarışma kategorilerinin her birinde seçilen “en iyi film” ödül almaya hak kazanacak. Her kategorideki en iyi filme 20 Bin TL para ödülü verilecek. Ayrıca, Kısa Film Yönetmenleri Derneği Jüri Özel Ödülü’nü almaya hak kazanan projeye yapım desteği de verilecek. Sinema sanatının farklı anlatım biçimlerine alan açan; keşif, bilgi ve aile temaları etrafında üretilmiş yapımların öncelikli olarak değerlendirileceği ve 27-30 Mayıs tarihlerinde gerçekleşecek olan İKÇÜ Film Festivali’ne son başvuru tarihi 30 Nisan 2025 olarak belirlendi.